BUDDHA DHARMA SANGHA

 

DÖRT YÜCE GERÇEK


1. Dukkha ( acı vardır )
2. Samudaya (Dukkha'nın kaynağı)
3. Nirodha (Dukkha'nın giderilmesi)
4. Magga (Dukkha'yı gideren yol).

Birinci Soylu Gerçek: DUKKHA

Dukkha sözcüğünün (Skr. Duhkha) ilk anlamı "acı, keder, ıstı­

rap"dır ama bunlar onu açıklamaya yetmez. Bu sözcük "eksik-

lik, sürekli olmayış, boşluk, gerçek dışı" anlamlarını da içerir.

Var olmak Dukkha'yı yaratır. Bu yaklaşım gerçekçi bir gözlem
sonucunda elde edilmiştir. Birçok kişinin sandığı gibi "yaşama

karamsar bir bakış" değildir. Bir doktor hastasına hiçbir şeyi ol-
madığım, hemen iyileşeceğini söyleyebilir. Bir başka doktor da

aynı hastaya çok kötü durumda olduğunu ve iyileşmesinin ola-
naksız olduğunu söyleyebilir. Ama doğru olan hastanın hastalı-
ğının en iyi şekilde araştırılarak gerekli tedavi şeklinin uygulan-
masıdır. Birinci doktor iyimser, ikinci doktor da kötümserdir.

Doğru olan yöntem ise gerçekçi olmaktır. Buddha "yaşam

Dukkha'yı yaratır" derken gerçekçi bir yöntemle bu karara var-
maktadır. Çünkü en büyük acı, yaşamın sınırlı olmasıdır (Sü-
rekli olmayan şey keder verir = yad aniççam tam dukkham).

Üç çeşit dukkha'dan söz edilebilir: 1) Sıradan acılar (dukkha
dukkha), 2) Değişimlerin yarattığı acı (viparinâma dukkha), 3)
Birleşimlerden oluşan acı (samkhâra dukkha).
Birinci sıradaki acılar, doğum, yaşlılık, hastalık, ölüm, kötü
insanlarla birlikte olma, iyi ve sevilen insanlardan ayrı düşme,

istenilene kavuşamama, keder, ağlama gibi yaşamla ilgili fizik-
sel ve mental acılardır. İkinci tip acılar, yaşamdaki herkesin bil-
diği mutlu durumların, mutlu olayların değişip, o mutlulukları

yaşayan insanlara acı vermesidir. Üçüncü tip acılar ise, birleşim-
lerin yarattığı acılardır ve bunlar beş çeşittir: a) Madde birleşikle-
rinin acıları (dört büyük madde ve onun türevleri; ayrıca göz,

kulak, buaın , dil, vücut beşlisi ve bunların algıları), b) Duygu

birleşikleri (fiziksel ve mental olarak altı duyuyla algılanan bü-
tün olumlu ve. olumsuz duygular), c) Algı birleşikleri (iç yetile-
rin dış maddelerle teması), ç) Düşünce biçimlerinin birleşikleri

(karma yasasım çalıştıran iyi ve kötü eylemler; istek, enerji, nef-
ret, cehalet, ben düşüncesi gibi 52 tane mental faaliyet vardır),

d) Bilinç birleşikleri (altı duyu ve onların algıladıklarının reaksi-
yonu olan bilinç zamanla oluşur; tahta yanarsa tahta alevi, sa­

man yanarsa saman alevi olur. Alevlerin türleri farklıdır, .vs.)

Buddha düşüncesine göre, Dukkha'yı gören onun kayna-
ğını, ondan kurtulmayı ve kurtaran yolu da görür.

İkinci Soylu Gerçek: SAMUDAYA

Dukkha'nın doğuşunu ya da kaynağını açıklar (dukkha samu-
daya ariyasaçça). Yeniden doğumlara neden olan şey, tutku ve

açgözlülüğe bağlı olan susuzluk (tanha)tur, yani a) Cinsel
zevklere duyulan susuzluk, b) Var olma ve yaşama susuzluğu,
c) Yok olma susuzluğu. Bu öyle bir susuzluktur ki insanı duyu
zevklerine, zenginlik ve güce, fikir ve ideallere, teorilere ve
inançlara bağımlı kılar. Ailelerin kendi içlerindeki kavgalardan

uluslar arasındaki savaşlara kadar her türlü belanın altında ya-
tan gerçek, bu bencil susuzluk isteğidir. Dünyadaki tüm kötü-
lüklerin kaynağı buduı*. Bunun arkasında, var olma isteğinden

kaynaklanan bir güç vardır, iyi ve kötü işlerin belirlediği Karma
yasası vardır. Buddhizm'de ruhun varlığı kabul edilmediğine
göre, Karma yasası uyarınca sürekli olarak varlığın nasıl devam
ettiği sorulabilir. Buddha'ya göre yaşamaya devam eden ruh
veya kendi benliğimiz değil, bu anı izleyen diğer anlardır. Bu

durum, bir film şeridinin karelerine benzer, şerit hareket edin-
ce film bir anlam kazanır. Yaşamda biçim den biçim e geçilir, bir

evrim gerçekleşir. Bizi yanıltan kendi benliğimiz ve yaşadığı-
mız kısacık hayattır. Çocuk yetmiş yaşma geldiğinde ne aynı ki-
şidir, ne de başka kişidir. Ölen kişi ile yeniden doğan kişi hem

aynı kişidir hem de farklı kişidir (na ça so na ça anno). Budd-
hist düşünce yönünden ölümden sonraki yaşam büyük bir sır

değildir. Buddhistler bunu soam etmezler. Tekrar tekrar do-
ğuşlara neden olan (samsâra) bu susuzluktur ve Mirvâna'yı gö-
ren kişi bundan kurtulur.

Üçüncü Soylu Gerçek: NİRODHA

Dukkha'nm sona erdirilmesi, üçüncü soylu gerçek olan Nirod-
ha'dır (dukkhanirodha ariyasaçça). Dukkha'yı besleyen susuz-
luk olduğuna göre, buna susuzluğun yok edilmesi (tanhakha-
ya) diyebiliriz. Başka bir deyişle bu, Nibbâna'nm görülmesidir.

Bu sözcük, Sanskrit dilindeki söylenişi olan Nirvâna biçiminde
bilinir.
Nirvâna'yı açıklamak çok zordur. Her yönden anlaması ve
anlatması kolay olan Buddha düşüncesinde en zor olan, bu
kavramı açıklamaktır. Nirvâna, susuzluğun sökülüp atılmasıdır,
isteğin, nefretin ve yanılgının sona erdirilmesidir. Maddeye ve
insanlara duyulan her türlü bağlılıktan kurtulmuş olmaktır.
Nirvâna durumunda kişi, doğumun, ölümün, bu dünya öteki

dünya kavramlarının, ad ve biçimin önem inin olmadığını gö-
rür. Nirvâna benliğin yok edilmesi değil, "benlik düşüncesinin"

yok edilmesidir. O, Mutlak Gerçek'tır. Nirvâna, Mukti (Pali.
Mutti)dir yani "kurtuluş"tur. Mukti, "Mutlak Özgürlük"tür, yani

kötüden, tutkudan, cehaletten, iki yönlü tanımlamalardan, gö-
recelikten, zaman ve boşluktan kurtulup mutlak biçim de öz-
gürleşmektir. Bu dünyadaki herşey görecelidir, koşulludur, ge-
çicidir. Mutlak Gerçek bunların ötesindedir, hayale kapılmadan

herşeyi olduğu gibi görerek kazanılan "duru görü"dür.
Nirvâna'dan sonra gelen bir aşama, durum yoktur. Ölümden
sonra erişilen bir aşama değil, yaşarken ulaşılan bir durumdur.
Gerçeği, yani Nirvâna'yı kavrayan bir kişi, bu dünyadaki en
mutlu kişidir. Başkalarını sıkıntıya sokan dertler onu sıkıntıya

sokmaz. Akıl yönünden son derece sağlıklıdır. Bütün kom p-
lekslerinden kurtulmuştur. Geçmişi için pişmanlık duymaz, ge-
leceği için de endişe etmez. Bu anı dolu dolu yaşamaya bakar.

Bencillikten uzak saf bir yaklaşımla mutluluk duyar, istek, nef-
ret, cehalet, gurur gibi şeylerden bütünüyle uzaktır. Saf, nazik,

merhametli ve hoşgörülüdür. Başkalarına hizmet eder, kendi

hizmet istemez. Hiçbir şey istemez. Benlik ve varlık susuzlu-
ğundan uzaktır. Nirvâna'yı realize etmeyi sağlayan bir yol var-
dır.

Dördüncü Soylu Gerçek: MAGGA

Magga sözcüğü Palice "Yol" demektir (Skr. Mârga). Dukkha'yı
ortadan kaldırışa götüren yol gerçeğidir (dukkhanirodhagâmi-

*

nîpatipadâ ariyasaçça). Bütün aşırı suçların arasındaki Orta Yol
(Macchima Patipadâ)dur. Bu uçlardan biri mutluluğu, sıradan

insanların izlediği basit duyu zevklerinde arar. Diğeri ise çileci-
lerin izlediği acı veren uygulamalarda arar ama her iki yol da

gerçek mutluluğu sağlayamaz. Bu Orta Yol'un Soylu Sekiz Ba-
samağı (Ariya Atthangika Magga) vardır;

1. Doğru Anlama (Sammâ ditthi)
2. Doğru Düşünce (Sammâ sankappa)
3. Doğru Konuşma (Sammâ vâçâ)
4. Doğru Davranış (Sammâ kammanta)
5. Doğru Geçim (Sammâ âcîva)
6. Doğru Çaba (Sammâ vâyâma)
7. Doğru Hatırlama (Sammâ satı)
8. Doğru Yoğunlaşma (Sammâ samâdhi).

KORHAN KAYA
Buddistlerin Kutsal Kitapları